HAYALDİR GERÇEK OLUR
Kişinin kendine özel anlamlı bir yaşam tasarlaması için olmazsa olmaz bileşenlere kısaca değineceğim. Yazım üniversite sınavına hazırlananlardan üniversite öğrencilerine sonra iş görenlere geniş bir yelpazede okunabilir.
Sözünü edeceğim kişisel dizayn hayal, hedef, günlük yaşam, öz şefkat, zaman yönetimi, farkındalık, esneklik, işbirliği, öz disiplin, değişim ve psikolojik sermaye gibi mutlaka bir yerlerde denk geldiğiniz ancak durup tekrar düşünmeye değer sözcüklerden oluşuyor. Okunabilirlik açısından yazıyı on bir başlığa böldüm. Her başlık hem diğerinden bağımsız hem diğerinin devamı niteliğinde okunabilir. Bütün ise parçaların toplamından fazla. Keyifli okumalar.
Hayal soyuttur hedef somut
Hayal eyleme geçilmeyen noktada, düşlemdedir. Olduğu yerde duran geçici harika bir histir.
Hayaliniz için hayatınızda en ufak bir değişiklik yaratıyorsanız, ortada minicik bir adım varsa, işte bu artık hayal değil hedeftir.
Peki ya hedef..? Bir sonuç mudur, süreç mi?
Hedef ulaşılması arzulanan nihai bir amaç, sonuçta gerçekleşen şeydir, sonuçtur. Sonuç önemlidir. Ortada hedefe (sonuca) ulaşmak için de bir süreç gerektiği gerçeği var. Süreç önemlidir. İşte Matematikteki aksiyomlara örnek. Aksiyom, ‘kendiliginden apaçık olan ve bu nedenle kanıtlanmaya ihtiyacı olmayan önerme’dir. Sembolik olarak anlatımı şöyle:
A=B ve B=C ise A=C’dir. Buradan da A=B=C sonucu çıkar.
Bilinmeyenleri yerine koyarsak:
Hedefin gerçekleşmesi sonuç ise süreçten bağımsız düşünülemeyeceğinden… ‘Süreç=Hedef=Sonuç’tur.
Yaşamak bu değil
Süreç içerisinde hedefe istediğiniz kadar kilitlenin, her açıdan hayat devam edecektir. Aksiyoma bir x daha ekleyebiliriz: ‘Yaşamak.’ Acısıyla tatlısıyla gündelik yaşamı kastediyorum. Soyutlayamaz insan kendini bu dünyadan. Diyelim ki bir amaç uğruna ilerlerken sadece bir süreliğine soyutladınız, bu defa amacınıza ulaştığınızda bir eksiklik, bir boşluk birçok sıkıntı doğacaktır. Buna ertelediğiniz duygular ya da eylemler neden olacaktır. Ve bu kez başardığınız şey yüzünden bir şeyleri kaçırdığınızı düşünüp en iyi ihtimalle hayal kurmaktan aciz, yeni hedefler belirlemekten üşenen birine dönüşeceksiniz. En kötü ihtimal de hayal kurmamaktır zaten. Süreç içerisinde yaşamaya devam edilmesi sporla, sanatla, felsefeyle uğraşılması, sosyal olarak da var olunması hatta bazen durulması birey için elzemdir.
Sevin kendinizi
Öz şefkati her zaman telkin ederim. Öz şefkat, dost için sunulan iyi dilekleri, teselli etmeyi, desteği, koşulsuz sevgiyi kendine de döndürmektir. Kendi elini kendi kalbinin üzerine koymak, bir şans daha vermek kendine, kendini affetmek ve sevmektir. Kendinizi sevin.
Acımasız Olun Kendinize
Ama süreç içinde olan kişinin kendisine karşı acımasız olacağı bir konu varsa o da ‘zaman’dır. Sezen Aksu’nun şarkıda dediği gibi: ‘Zaman sadece birazcık zaman…’
Zamanla bağlantılı olarak, ‘verimlilik, ertelememek, planlama yapmak, telafi etmek…’ öncelikle bireyin bunlarla yüzleşmesi gerekiyor.
Zaman söz konusu oldu mu ‘kendi kendini yönetmek’, ‘sorumluluk,’ ‘problem çözme’, ’uyum’ kavramları da hemen yanında bitiverir. İyi haber: Universum 2019 araştırmasına göre bu beceriler günümüz gençlerinin genel itibarıyla kendilerinde zaten var olduğunu, güçlü olduklarını düşündükleri özellikler. Genç olmayanlar durumunuz ne bilmiyorum ama genç hissetseniz iyi edersiniz.
Aynı araştırmalar gösteriyor ki sorun daha çok bu sözünü ettiğimiz kavramlarla ilintili zaman yönetimi, esneklik, işbirliği ve takım çalışmasında. Öncelikle burası oluşması gereken farkındalık alanı.
Zaman Yönetimi-Öz Yönetim
Bir hocam bana şöyle öğretmişti: ‘İnsanlar zamanı yönetemez zaman içinde kendini yönetebilir ancak.’’
Zaten kimse sizden zaman konusunda bu yıl dünyanın en iyi yöneticisi olmanızı beklemiyor. Ama bunun için çabalarken bu yıl için kişisel rekorunuzu kırabilirsiniz.
Dasein (Orada Olmak)
Her defasında yeniden başlamak gerekiyor. Bugün yeni bir gün demeli. Bu yeni bir karşılaşma anı…Bu yeni bir sınıf… Bu yeni bir iş günü. Burada çevresel ve kişisel farkındalığı anlatmak, bilinç ve öz bilinçlilik halini tasvir etmek için Heidegger’ın dasein kavramına çok kısa değinmek isterim:
Dasein, filozof Heidegger’a ait bir kavram. Ve ‘orada konuşlanmış varlık’ manasındadır. Yani şu an ‘burada var olan’ anlamı taşır.
Sormalı…
Şu anda tüm duyularımla ne algılıyorum? Etrafımda ne var. Niçin tam olarak buradayım? Yapmak için harekete geçtiğim şey ne?
Ne yapmaya karar vermiştim ve bunun neresindeyim? Burası beni nereye götürecek? Önceliklerim ne? Bunun için şimdi ne yapıyorum?
Yani orada durun ve kendinize tepeden bakın. Bu işte, okulda sınıfta, evde ders çalışırken olabilir. Sorun.
Neredeyse kendinizi yönetmeye başladınız.
Öncelik,Planlama,Verimlilik
Hep söylenir, anonimdir: Önceliklerinizi belirleyip plan yaparak fazlalıklardan kurtulabilirsiniz!
Önceliğiniz ulaşmak istediğiniz hedefle ister istemez bağlantılı olur. Bu uğurda az çoktur. Sizi yoran, bahane kılığına bürünüp amaçla aranıza mesafe koyun. Geçici duygular da dahil fazlalıkları azaltılınca verimlilik artar. Biraz daha kafamızı açacak anahtar kelime vermek gerekirse: Ertelememek, mükemmelliyetçi olmamak, gerçekçi olmak, yoğunlaşmak…Bu kavramları durup (durup) bir düşünün.
‘’Planlama, zaman içinde ileriye dönük düşünme demektir.
Verimlilik bir işi doğru yapmaktır,
etkinlik ise doğru şeyi yapmaktır.’’
Esneklik iyidir kırılmazsınız.
Süreç kurgunuzda planınızı programınızı esnek kurunuz. ‘Yaşamak bu değil’ paragrafında geçtiği gibi spontane gelişen olaylar hep varlar.
Ve ara vermek bir kayıp değildir.
Sosyal aktiviteler deşarj olmanızı ve hedef motivasyonunuzu arttırmanızı sağlar.
F. Baldwin “Zaman, uzmanlık alanı değişiklik olan bir terzidir” diyor.
Yeter ki telafi kültürüne kişisel dünyanızda hoşgörülü olun. Telafi etmek. Planınızda belli bir zaman ve mekanda yapılacak fakat bir nedenle uygulayamadığınız işi kopyalayıp uygulayabilecek zaman ve mekana yapıştırmak. Telafi kendinize olan saygınızdan bir şey eksilmemesini sağlayacaktır.
İşbirliği ve takım çalışması
Evet tek başınıza da yaparsınız ama birlikte daha iyi yaparsınız. Tek başına bazen çok zor. Kuvveti yetmiyor kişinin. İnsan toplumsal bir varlık. Birlikten de kuvvet doğuyor. İnsanlara güvenmek, destek almak ve destek olmak, birlikte iş yapmak daha iyi bir sonuç doğuruyor. Öğrenmeyi kolaylaştırıyor. Kaygı ve strese de iyi geliyor. Burada ego balonunuzun sönük olması önemli. Victor Hugo’nun dediği gibi ‘’Kendi ışığına güvenen başkasının parlamasından rahatsızlık duymaz.’’ Oscar Wild de cila çekmiş: ‘Dostun üzüntüsüne acı duyabilirsin. Bu kolaydır; ama dostun başarısına sempati duyabilmek, sağlam bir karakter gerektirir.’
Öz disiplin ve Değişim
Eski alışkanlıkların yerine hedefinizi destekleyici yeni alışkanlıklar koymak ve bunları rutin haline getirmek başta zor gelebilir ama yaratacağı etki inanılmazdır. Kararlılıkla, inançla, tutku ve sebatla, pozitif tutumla kol koladır öz disiplin. Tabii her şey birdenbire olmuyor. Kademeli değişim kara bulutu dağıtan imkansızı mümkün kılan bir etken. Uyku düzenini, plan yapmayı, çalışma alışkanlıklarını kademeli olarak kolayca değiştirebilirsiniz. Ufak ufak başlayın ve arttırın.
Dönüşüm tabii kolay değil.
Değişim ve insanın kişisel mağarasından kurtulması üzerine ilk üniversite Akademia’nın kurucusu M.Ö. 3 yüzyılda yaşamış filozof Platon’un Mağara benzetmesine değinmek istiyorum.
Platonun Mağara benzetmesi: sancılı değişim, gerçek bilgiye ulaşma
‘’Benzetmeye göre, ışığa açılan uzun bir girişi olan bir yeraltı mağarasının en dibinde insanlar, çocukluklarından beri, ayaklarından ve boyunlarından zincire vurulmuş olarak hareketsiz bir şekilde oturmakta ve yalnızca önlerini görebilmektedirler. Onların arkasında, yüksekte bir yerde bir ateş yanmakta ve ateşle bu insanlar ya da mahkûmlar arasındaki yolda küçük bir duvar ya da perde bulunmaktadır. Duvar ya da perdenin arkasında ise konuşan, ellerinde türlü türlü araçlar, taştan ya da tahtadan yapılmış insana, hayvana ve daha başka şeylere benzer kuklalar taşıyan insanlar geçmektedir. Mağaranın dibinde oturan mahkûmlar yalnızca, ateşin aydınlığıyla perdeden duvara vuran gölgeleri görebilmektedirler. Ellerinden, ayaklarından ve boyunlarından zincire vurulmuş, hiçbir şekilde kımıldamayan bu mahkûmlar mağaranın duvarındaki gölgeleri duvara gölgesi vuran nesnelerle karıştırmakta, perdenin arkasından yankılanan seslerin duvardaki gölgelerden geldiğine inanmaktadırlar.
Mağaranın dibinde zincire vurulmuş olarak yaşayan bu mahkûmlardan biri bir şekilde zincirlerinden kurtarılıp ayağa kaldırılsa ve önce, yüzü duvarda gölgelerini gördüğü nesnelerin kendilerine ve ışık kaynağına çevrilse ve o nihayet mağaranın dışına çıkartılsa, onun bu dönüşümü hiç kuşku yok ki çok sancılı olur. İnsan için yanılgılardan kurtulmak, eski alışkanlıkları terk etmek çok zor olduğundan, o muhtemelen yeni duruma alışamayacak ve daha önce gördüğü şeyler ona daha gerçek görünmeye devam edebilecektir.
Platon, düşünmeye başlayan kişiyi, gündelik deneyime bağlanmanın, kabul görmüş kanaatleri benimsemenin yarattığı zincirleri kıran biri, aydınlanma sürecini de karanlıktan aydınlığa doğru zahmetli bir yolculuk olarak gösterir. Sağdan soldan derlenmiş malumatla yetinmeyip, gerçekten düşünmeye, akıllarını kullanmaya başlayan insanlar, benzetmede, pasif çoğunluğun tersine, kendileri için bir şeyler yapmakta olan kimseler olarak betimlenir. Platon’a göre, zincirlerinden bir kez kurtulduktan sonra, kişinin mağaranın dışına çıkabilmesi için çok büyük bir çaba göstermesi gerekir. Koşulsuz bir rahatlık, mutlak bir kendini koyuvermişlik halinden hakikate erişmek amacıyla zorlu bir mücadeleye girişmek…’’
Psikolojik Sermaye
İyimserlik ve umut, bu zorlu yolculukta aktive edici enerjiyi içeren, içsel motivasyon kaynağımız.
Koskoca bir hayali gerçekleştirmeye çalışıyorsunuz sonuçta. Başkasının övgüsü, ödül, ceza gibi dışsal motivasyon kaynakları sökmez. Motivasyonunuz içten gelmelidir. Bu güç damarlarınızdaki kanda mevcuttur. Cem Yılmaz’ın dediği gibi ‘güç içinizde.’ Sermayeniz psikolojik. Şaka bir yana uzmanlar başarıya giden adımlarda psikolojik sermayenin önemini gittikçe daha fazla vurguluyor. Hedefe ilerlerken sendeleyeceksiniz hatta düşeceksiniz… Hemen sonuç elde edilmediğini deneyimleyeceksiniz. Sarsılacaksınız. İyimser olmanız umutla yol alarak ilerlemeniz bunun ilacı.
Pr. Dr. Acar Baltaş‘’İyimserlik, umut, öz yeterlilik ve yılmazlık bileşenleriyle tanımlanan bu sermaye türünün önemini şöyle vurguluyor: Psikolojik Sermaye Kendi kendine yetebilen, değişen koşullara kararlılıkla yaklaşabilen, umudunu yitirmeyen ve olumlu psikoloji kriterlerini benimseyerek daha iyisini başarmak için harekete geçebilen insanın gücünü temsil eder.
Psikolojik sermaye olumsuz geri bildirimlerin hayal kırıklığı ile başa çıkmaya, zorluk ve engellerle mücadeleyi göze almaya yardımcı olur. Psikolojik sermaye, sorunların çözümü konusunda sonuç verecek olumlu ve anlamlı bir yaklaşım sağlar, kişiyi başarılı kılacak motivasyonu ve zihinsel süreçleri harekete geçirir.’’
Kişisel gelecek tasarımınız için bazı anahtar kavramlara değindik.
Hayal, hedef, hedefe giden süreç ve nihayet sonuç. Ve arada olan onca şey.
Hayal kurmanız bunun için harekete geçmeniz, süreç odaklı olmanız, tüm duygulanımlarla yaşamaya devam etmeniz, sağlığını önemsemeniz, kendinize şefkatli davranmanız, zamanı önemsemeniz, kendinizi yönetebilmeniz, bilinçli ve farkında olmanız, esnek olmanız, işbirliği yapmanız, disiplinli olmanız, kademeli değişmeniz, iyimser ve umutlu olmanız dileğiyle..
Mehmet Bar
KAYNAKÇA
Etkili Zaman Yönetimi- (Zamanı Akıllıca Değerlendirme Kılavuzu) John ADAIR(*) Çeviri: Ömer ÇOLAKOĞLU Babıali Kültür Yayıncılığı
Felsefe Tarihi, Thales’ten Baudrillard’a, Ahmet Cevizci
HBR Türkiye Dergisi, Universum 2019 Araştırması, Evrim Kuran
Kaynak Dergisi Sayı 79, Yaşamdan Örneklerle Psikolojik Sermaye, Acar Baltaş,
mehmetbar.com.tr, Mehmet Bar
Görseller: cameralabs.com, onedio.com, nytimes.com