Yaz, ortak bir sanrı gibiydi.
Gülümsemeyi Unutma, Tomris Uyar
Özellikle son birkaç yıldır ne kadar günümüz yapıtlarına odaklanmayı ve eğitim, felsefe, psikoloji, sosyoloji gibi alanlarda okuma yapmayı tercih etsem de eski edebi eserlerin ve öykünün yeri bende ayrı. Mutlaka araya bir kitap eklerim. bu kitap da sıkı bir okur olan edebiyatçı eşimin okumak için ayırdıkları arasında denk geldiğim, çok da eski diyemeyeceğimiz bir eser.
Yazar ve çevirmen olan Tomris Uyar ismiyle tabiki karşılaşmıştım, bir iki alıntısına denk gelmiştim; ama ilk kez bir kitabını okudum. Magazinsel olacak ama Türkiye edebiyatında, şiir ve hikaye alanında ünlü tam 4 yazarı-Ülkü Tamer, Cemal Süreyya, Turgut Uyar, Edip Cansever- kendine aşık ettiğini, bunların ikisiyle de evlendiğini-Ülkü Tamer, Turgut Uyar- biliyordum.
Yaza Yolculuk her biri üçer öyküden oluşan 3 bölümlük bir seçki ayrıca bu eserle yazar Sait Faik öykü ödülünü kazanmış. Yaz temalı bu öyküler insanı, insanın daha çok iç konuşmalarını işliyor. Her öyküde farklı ve ilginç bir karakterle beklenmedik cümlelerle karşılaşabiliyorsunuz. ve yer yer kapalı ruh haliyle…
Son aylarda-ya da yıllarda- sürekli bir bezginlik içindeydik. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak gibi, düzelmeyecekmiş gibi, önceleri katlandığımız, sonraları boyun eğdiğimiz şu bezginlik bile aynı kalmayacakmış gibi. Konuşmalarımız da umutsuzluk üstüneydi hep. Ara sıra bir çıkış yaıyorduk belki ama onun parlaklığı da kapkara gökte bir iz bırakmıyordu tabii. Sürüncemedeydik.
Son Sanrı, tomris uyar
Mekanlar, yapılar da ayrı bir yer tutuyor eserde hatta karakterlerle iç içe, benziyorlar birbirlerine sanki. Çok da kolay okunan bir kitap diyemem; üslubu biraz kenine özgü… kapalı, odaklanmanız gerekiyor -bence her bir öyküden sonra küçük bir ara verip diğerine öyle geçilmeli. Baştan, duru bir zihinle, o öyküye özgü. Dikkat kesilerek. Sanırım bütün öykü kitapları için geçerli. Misal, bankacı bir kare bulmaca yazarı kadın karekterin çizildiği Kedibalı öyküsünden bol karakterli ölen otelin müşterileri öyküsüne geçiş ya da Avrupa’da bir Kule ziyeretinin anlatıldığı Son Sanrı’dan, Mardin’de bir kahvede başlayan Kalenin Bedenleri’ne..
Eserde yer alan öykü başlıkları şöyle, belki biraz daha yardımcı olur:
Gülümsemeyi Unutma, Son Sanrı, Kalenin Bedenleri, Küçük Kötülükler, Bol Buzlu Bir Aşk Lütfen, Yaz Şarabı, Kedibalı, Ölen Otelin Müşterileri, Düzbeyaz Bir Çağrı…
İyi okumalar.
Mehmet Bar