Üniversite Sınavına Hazırlanmak
SINAV VE KAYGISI
Üniversite sınavı, namı diğer Yükseköğretim Kurumları Sınavı MEB ortaöğretim müfredatını kapsar.
Tüm adayların girmek zorunda olduğu 1. basamak TYT sınavı 9-10. sınıf düzeyi ; alan sınavı olan 2. basamak AYT ya da YDT sınavları ise ağırlıklı olarak 11-12. sınıf düzeyi konularından oluşur.
YKS, adayların sözel ve sayısal alanda temel yeterliliğini ve bilgi seviyesini ölçerken akıl yürütme, muhakeme, anlama, çıkarımda bulunma şeklinde bilgiyi kullanma beceri ve yetkinliklerini kapsar.
Adaylar 9’dan 12’ye bir sınav hazırlığına başlamış olur. Fakat neredeyse hiçbir öğrenci başta bunu bilmez, bilse de ‘daha çok var, hem sınav sistemi değişebilir’ şeklinde düşünüp gelecekteki bir sınavın şimdiki farkındalığına sahip olmaz.
2018 sınavında fazlasıyla yaşadığımız gibi sınav uygulamasında biçimsel değişiklikler olabilir fakat iyi haber: müfredat neredeyse hep aynı kalır, müfredattaki değişiklik diğeri kadar sık ve büyük değişiklikler olmaz.
12.sınıfta ya da mezun olunduğunda tüm bu sınav stresinin, kaygıların arkasında ‘konuları yetiştirememe, önceki yılları hatırlamama ya da çok eksiği olma’ durumu yatar. Adaylar aynı zamanda sosyal ve duygusal anlamda bir gelişim döneminin ortasındadır. Akademik başarıya odaklanmak ve çalışma alışkanlıkları kazanmak zordur, büyük ve sürekli bir çaba gerekir.
Aile ve akran iletişimi-iletişimsizliği, maddi anlamda yük olduğunu sanmak, ekonomik özgürlük arzusu, bağımsız olma isteği vb. içeride ve dışarıda onlarca mücadele alanı söz konusudur. Tabii sağlık sorunları, varoluşsal kaygılar, ülke ve dünya meseleleri derken adaylar çaresizlik içinde fakat her şeye rağmen umut kırıntılarıyla sınav hazırlık sürecini sürdürür.
Süreç odaklı sınav hazırlığı diyorum çünkü yukarıda bir kısmına değindiğim değişkenlerle bu, çok boyutlu bir süreçtir. Sonuç odaklı demiyorum şöyle ki;
Aday başta bir hedef belirleyebilir ama belirlemek zorunda da değildir. Çünkü 9. sınıftaki aday ile 12.sınıf ya da mezun aday artık aynı aday olmayabilir. Seçimleri, dünya görüşü, bireysel ve toplumsal bakış açısı…hayatın ona verip-vermedikleri ile ilişkili değişimler olabilir. Yıllar içerisinde üniversitedeki programlar yenilenmiş, yeni meslekler çıkmış ya da çıkacak olabilir. Aday zaman içerisinde belli bir alanda zeka ve becerilerini geliştirmiş olabilir. Hem sonuç odaklılık uzun vadeli bir imtihan hazırlığında kaygı düzeyini arttırmaz mı? Örneğin, ben 2019 Temmuz’da sınava gireceğim 2018 Aralık ayında deneme sınavı yapıyorum ve sonucu karşılaştırınca…içler acısı. Hayaller ve hayatlar diyorum. Girmek istediğim üniversitenin sıralamasının tokatını yiyorum. Ya vazgeçip elimi eteğimi çekiyorum ya kaygı tavan, strese girip sağlık sorunları yaşıyorum. Sağlık önemli, sağlık önceliğimiz olmalı, yoksa ne anlamı var?
Büyük bir hayaliniz vardı evet, fakat artık o bir hayal değil hedef. Buna yönelik eylem planlayınız. Eylem içerisinde kısa vadeli hedefler işinizi görür. Yani girmek istediğiniz bölümün sıralaması için değil bulunduğunuz konumdaki sizi adım adım ileriye götürmeye çabalamak gerçekçidir.
Adaylar sınava hazırlanırken yaşamaya devam eder. Dünyayla etkileşim halindedir.
Hedefler başta büyük olabilir ya da hiç olmayabilir.
Arada motivasyon düşüşü normaldir, önemli olan bunu telafi ederek ilerlemeye devam etmektir.
Değerli olan, kendiniz için bir şeyler istemek ve üzerine gitmektir… Olumsuzlukları kabullenmeniz, bunlarla yüzleşmeniz, kendinize karşı şefkatli olmanız, hatayı geri bildirime dönüştürmenizdir.
Kendinizi tanımanız, kararlığınız en çok da kendinize güvenmeniz önemlidir.
Kademeli olarak istediğiniz yönde bir değişimi başlatabilir, kendinize çalışma alışkanlığı kazandırabilirsiniz.
Bir başkasını değil, kendinizi her defasında geçmeyi deneyebilirsiniz.
İnsanlardan destek alabilir, yardım isteyebilirsiniz.
Kapasitenizi arttırabilir, potansiyelinizi ortaya çıkarabilir, güçlü yönlerinize uygun bir gelecek tasarlayabilirsiniz.
Mehmet Bar
Görsel:Hbr Türkiye