Gökçe yazısında Güney Kore’nin başkenti Seul’de Mimarlık okumak için verdiği türlü emekten; hem düşünce hem duygu koşturmacası arasında -en başından son ana kadar özellikle kendinize iyi davranmanız gerektiğinden söz ediyor.
Ona göre, ‘’kolay değil, ama mümkün…yapabilirsiniz.’’ Peki bunun için ne gerekir, hep birlikte bakalım.
Keyifli okumalar.
Üniversite İçin Yurt Dışına Başvuru Süreci ve Sonrasında Ağrılar, Sancılar ve Bunlarla Baş Etmek
Merhaba arkadaşlar, öncelikle kendimi kısaca tanıtmak istiyorum: Benim adım Gökçe, son iki yılımı Kore’de Mimari okuyarak geçirdim. Muhtemelen aklınıza gelecek ilk sorulardan biri “Neden Kore?” olacaktır. Ben de bu soruyla hem yurtdışına çıkmaya hazırlık sürecim de hem de yurtdışına çıktıktan sonra birçok kez karşılaştım ve de karşılaşmaya devam ediyorum. Üstelik bu konu Türkünden Fransızına, Fransızından Korelisine merak uyandırıyor. Evet, tanıştığım Korelilerin bile bana sorduğu ilk şeylerden biri “Neden burası?” oluyor. Bu yüzden hemen bu soruyu cevaplandırmak istiyorum…
Lise yıllarımda kendime bir meslek yolu olarak seçtiğim mimarlıktan sonra özellikle Asyalı mimarların çalışmalarına hayranlık beslemeye başlamıştım, daha sonrasında bir arkadaş vasıtasıyla Korece öğrenmeye başladım. Bir gün Kore’de okumanın hayalini kurar olmuştum. Bunun üniversite yıllarım kadar bana yakın olduğunu tahmin etmemiştim tabii ki. “Nasıl?” kısmına gelince, şuydu buydu derken olaylar gelişti ve ben kendimi Kore’de buldum.
Son iki yılda birçok olay yaşadım, şimdi dönüp baktığımda her şeyin çok hızlı gelip geçtiğini hissediyorum. Ama olaylar çok da hızlı gelişmedi tabii, özellikle başvuru hazırlığım sırasında aylar boyunca sancılar çektiğimi hatırlıyorum, bu yazıyı da yazma maksadım benim tabirimce bu sancı dolu aylardan, yani işin hazırlık aşamasından biraz bahsetmek ve size yardımcı olabilmek zaten.
Sürecin psikolojik olarak zor yanlarından bahsetmek istiyorum. Evet, hazırlık aşamasının bile birçok zorluğu olabiliyor. Hatırlıyorum..tam 9 ay sürecek bir boşlukta bulmuştum kendimi.
O tarihlerde beni can sıkıntısına sürükleyen şeylerden ilki belirsizlik duygusuydu: Kendi yaşıtlarım çoktan okullarını seçmiş ve okullarına gitmeye başlamışken ben hala evde, yurt dışındaki bir okuldan haber bekliyordum. Üstelik okula kabul alıp almayacağımı bilmiyordum; olsa bile burs alıp alamayacağımı, ne tarz belgeler hazırlamam gerekeceğini, vs. hiçbiri hakkında bir bilgim yoktu.
Kabul haberini aldıktan kısa bir süre sonra başvurduğum okulun benim gibi yeni giriş yapacak öğrenciler için bir burs programı olmadığı haberini de alınca kaygım daha da arttı. Daha okulun fiyatlandırmasıyla ilgili bir bilgim de yoktu. Okul ücretini çok sonra, ücret yatırma tarihleri geldiğinde öğrendim. Neyse, sonra konsolosluktu, orasıydı burasıydı derken koşuşturma başladı ve ben belge yetiştirmeye çabalıyordum.
Bütün bu belirsizlik ve kaygı hali insanı büyük bir “boşluğa” sürükleyebiliyor. De-moralize olmak işin kolay tarafı, bu kez siz sorgulamaya başlıyorsunuz: Yurtdışında okumak senin neyine(!) diye.
Şimdi olsa neleri farklı yapardım diye düşünüyorum, bu süreci tecrübe etmiş biri olarak umarım okurlara yardımım dokunur. Bu yüzden hazırlık sürecinde yapabileceğiniz ve sizin ruh halinize faydası olacağını düşündüğüm birkaç tavsiyem olacak:
Tabii ki “Başvuracağınız okulun sayfasından başvuru kılavuzuna ulaşıp, dikkatlice okuyun.” veya “Belgeleri dikkatlice hazırlayın, tarihleri kaçırmamak için önceden harekete geçin.” tarzında bir madde bulunmayacak, bunu zaten sizin yapacağınızı tahmin ediyorum.
İlk olarak, henüz tatilde olmanız veya Türkiye akademik takvimine göre yaşıtlarınızın okula başlamış olması fark etmez; sırf evde oturup hiçbir şey yapmama hali sizi hangi bir durum içerisinde olursanız olun, çok da motive edici olmayan duygulara sürükleyecektir. Özellikle günümüz gerçekliği Pandemi dolayısıyla vaktinizin çoğunu evde geçirdiğinizi varsayıyorum.
Kendinizi meşgul tutmaya özen gösterin. Bu yeni bir hobi edinmek, kitap okumak, spor yapmak veyahut başvuracağınız bölüme göre, önceden internet üzerinden materyal bulup çalışma yapmak olabilir. Ülkelere göre müfredat değiştiğinden, özellikle mühendislik gibi matematik ve fiziğin ağır kullanıldığı bölümlere başvuracak öğrenciler için bunu öneririm. Ama ne yapın ne edin bir şey yapıyor olun! Biliyorum, hem Covid hem de bekleme sürecinde olmanız hiçbir şey yapmamak, yataktan çıkmamak için çok cazip ama siz bu tuzağa düşmemeye özen gösterin.
İkinci olarak, kabullenin. “Neyi kabulleneyim?” diye sorabilirsiniz, bu tavsiyem aslında hayatla ilgili genel olarak uygulanabilecek bir tavsiye, basitçe cevap vereyim: Kendinizi.
Sizin tecrübeniz başka insanlarınkiyle aynı olmak zorunda değil. Ve siz yurtdışında okumak gibi bir seçim yaparak zaten diğerlerinden farklılığınızı belirtmiş oluyorsunuz. Evet farklısınız, ve farklı da olacaksınız, bunu kabullenmenizden bahsediyorum. Şu an bu satırlar size belki de egolomanca geliyor olabilir, ama ben bir üstünlükten bahsetmiyorum. Evet, size bu yolda karşılaşacağınız her şeyin güzel ve büyülü olacağından bahsetmek çok isterdim, ve nasıl sizi daha özel bir insan kıldığından… Fakat gerçek şu ki yurtdışına çıkma tecrübesi sadece güzelliklerle dolu değil. Çoğu zaman -birçok açıdan- çok yalnız hissetmenize yol açacak bir tecrübe yaşıyorsunuz. Ve bu, pek de isteyeceğiniz bir şey olmayacaktır. Şöyle kendi arkadaş çevreme baktığımda, benzer şeyleri ben de hissettim ve hissetmeye devam ediyorum.
Türkiye’deki arkadaşlarım da, Kore’deki arkadaşlarım da üniversite hakkında benim deneyimlerimden daha farklı deneyimlere sahipler diyebilirim. Bu da biraz moral bozucu olabiliyor. Size maalesef pişman olmayacağınızın sözünü veremeyeceğim. Tabii pişman olmayadabilirsiniz, fakat oladabilirsiniz. Bu farkındalıkla risk alıp almayacağınıza karar vermelisiniz. Ne olursa olsun, günün sonunda kendi tecrübeleriyle baş başa kalacaksınız. Bu yüzden tüm bu süreçte kendinizi yatıştıran ve en çok motive eden gene siz olacaksınız. İşte bunun için en başta ‘kabullenme’nin gelmesi gerekiyor.
Okurlardan şu an başvuru günlerinde olanların sözünü ettiğim farkındalık, risk, araştırma, kabul, moral, motivasyon konularını başvuru sürecinde dikkate almalarını ve uygulamalarını tavsiye ederim.
Başvurduğunuz ülkenin akademik takvimine göre, yaşıtlarınız sizden önce okula başlamış olabilirler. Orada insanların size sorular soracağını, belki geri kaldığınızı düşüneceğini de kabullenin. En önemlisi bu süreçte yaşayacağınız tüm duyguları kabullenin. Eğer kendinizi meşgul tutarsanız can sıkıntınız azalacaktır ama bazı günler, hepimize olduğu gibi, moralinizin düşük olabileceğini kabullenin. Böyle bir durumla karşılaştığınızda kendinize “Evet, ben şu an ‘böyle’ hissediyorum ve böyle hissetmem normal. Ama ben kendime güveniyorum.” diyin. İşte yavaş yavaş kendinizin en büyük yardımcısı olacaksınız.
Son olarak, pes etmeyin. Bu sancıların sonunda bir güzellik geleceğine inanın ve bu yolda çaba sarfedin. Unutmayın, bu yola çıkmanızın bir nedeni var. En baştaki motivasyonu sürekli taşımak zor olsa da kendinize birçok şans tanıyın ve yılmayın.
Yaşımın genç ve bildiklerimin sınırlı olmasına rağmen umarım bu kısa yazım size bir nebze de olsa yardımcı olabilmiştir, olabilecektir. Bu yazıyı yazma olanağını bana tanıdığı için eski rehberlik hocam, Mehmet Hoca’ya da buradan bir kez daha teşekkür ediyorum.
Gökçe Begüm Sürer
Yazar Hakkında
Gökçe, 2000 doğumlu. Son iki yılını Güney Kore’nin Seul Başkentinde eğitim görerek geçirdi.
Mimari okuyor. Resim çizmeyi ve kitap okumayı seviyor.
İletişim: https://www.instagram.com/ssemaavi/
Konuk yazar olarak yazılarınızı gönderebilirsiniz.
Email:
Instagram:
https://www.instagram.com/_mehmetbar_/
LinkedIn:
https://tr.linkedin.com/in/mehmet-bar-6772a3103
Youtube:
https://www.youtube.com/channel/UC3WsEZRLD3NcntiaheLsJ-A?view_as=subscriber