Zorba/Nikos Kazancakis

Yazar Giritli Kazancakis Atina Hukuk mezunu. Hukuk doktorası da yapmış kendisi. Kitabın önsözünde şöyle diyor:

” Çok sevdiğim bir işçi olan Aleksi Zorba’nın hayatını ve yaşama düzenini yazmayı çok kez istemişimdir. Hayatımda bana en çok iyiliği dokunan şeyler gezilerle düşler olmuştur. Ölü ya da diri insanlardan, savaşmamda bana yardım edenler çok azdır. Ama ruhumda en çok iz bırakan insanları saptamak isteseydim, herhalde üç-dört ad sayabilirdim: Homeros,Buda,Bergson,Nietzsche ve Zorba…”

Zorba deyince aklıma birine zarar vermek amacıyla sürekli kötü davranan insan gelir. TDK’da ise anlamı; ‘Gücüne güvenerek hükmü altında bulunanlara söz hakkı ve davranış özgürlüğü tanımayan (kimse); kefenci, müstebit, mütegallibe, despot (I), diktatör’ olarak geçiyor. Fakat bizim Zorba bu tanımlara uyan bir karakter asla değil. Bakın yazar onu nasıl tanımlıyor:

”Eğer bugün, dünyada bir ruh kılavuzu, Hintlilerin dediği gibi bir guru, Aynaroz papazlarının dediği gibi bir yeronda seçmem gerekseydi, kesinlikle Zorba’yı seçerdim. Çünkü, mürekkep yalayan bir insanın kendini kurtarması için neye gereksinmesi varsa, hepsi onda vardı; uzaktaki besinin ok gibi yakalayan o ilkel avcı görüşü; rüzgar, deniz, ateş,kadın ve ekmek gibi, her günün yüzyıllık ögelerine bir bakirlik vermek ve ölümsüzlüğe her zaman ilk kez bakmak konusunda gösterdiği o her sabah yenilenen yaratıcı yalınlığı, elinin sağlamlığı, yüreğinin tazeliği, içinde ruhtan daha kuvvetli bir güç varmış gibi, kendi ruhu ile alay etmek yolundaki babayiğitliği ve son olarak kritik anlarda, Zorba’nın ihtiyar göğsünden kurtarıcı olarak fışkıran, insanın benliğinden daha derin bir kaynaktan çıkan, her zaman yeni, pürüzsüz gülüşü; zavallı ve korkak insanın kendi hayatçığını yarım yamalak güvenlik altına alma yolunda çevresine diktiği ahlak, din ve vatan gibi çitleri yıkmak için o silkinir ve yıkardı da…”

”Hiçbir şey ummuyorum, hiçbir şeyden korkmuyorum, özgürüm.”

Aleksis Zorba (Mezar taşında yazar)

Eserde Linyit kömürü madeni işleten karakterin ağzından dinliyoruz hikayeyi, ustabaşı Zorba onu Patron diye çağırıyor. Girit’te geçen Zorba ile kağıt faresi yazarın hikayesini okuyoruz. Başlarından geçenleri, geçmişleri, yaşam tarzlarıyla hesaplaşmaları… biribirine tamamen zıt iki adamı dinliyoruz…

Ne makine şu insan be! İçine ekmek, şarap,balık,turp koyuyorsun; iç çekmeleri, gülüşler ve düşler çıkıyor. İmalathane’ Sanırım beynimizde konuşan bir sinema var.”

Zorba

Ben henüz izlemedim ama roman filme ve müzikale de uyarlanmış. Vikipediada şöyle açıklanmış:

Roman 1964’te Yunan yönetmen Mihalis Kakoyannis tarafından Alexis Zorbas adıyla sinemaya aktarıldı. Bir ABD – İngiltere – Yunanistan ortak yapımı olan bu 3 Oscarlı filmin müziklerini Mikis Theodorakis bestelemiş, başlıca rollerinde ise Anthony QuinnAlan BatesIrene Papas oynamışlardır. Dünya çapında başarı kazanan bu siyah beyaz film Türkiye’de de Zorba adıyla gösterildi.

1968 yılında romanın bir de müzikali yapıldı. /Vikipedia

Başlıksız 25 kısımdan oluşan kitap okunması gereken klasiklerden. Benim en yavaş okuduğum kitaplar arasına girdi bu eser. Belki benle alakalı bu, siz bir çırpıda okursunuz. Ben okurken denk geldi Ege ve Akdenizi seyre daldım uzun uzun, belki benzer kültürler ve deniz kaçtı gözüme… Ben de hesaplaştım birçok şeyle, yazar gibi. Kitaplar karşınıza öylesine çıkmazlar zaten. Kitaplar okurlarına ulaşmanın yolunu bulurlar. Onlara kavrayış sağlarlar, öğretirler, farklı duygu ve düşüncelere yelken açtırırlar. Korkmayın, gerisin geriye döndürürler de. Ama arttırarak.

Arka Kapaktan

Nikos Kazancakis, çağdaş Yunan edebiyatının ancak buzlucam ardından seçilebilen, tedirgin ve büyük kişiliklerinden biri olarak çok tartışıldı, yanlış bilindi, az sevildi. Sinemaya da uyarlanan Zorba adlı bu romanı, onun kendisiyle giriştiği bir tür sessiz hesaplaşma sayılabilir. Geçmişin, kayıp giden zamanın, insanın temel yanılgılarının bir kez daha gözden geçirilmesidir bu roman. Zorba aracılığıyla Kazancakis, hayatının, yenilgiler ve soru işaretleriyle dolu bir bilançosunu çıkarır. Korkmamayı, yaşamı sevmeyi, ayakta durabilmeyi Aleksi Zorba’dan öğrenmiştir. Gerçekten de Zorba, bir yaşam kılavuzudur. Özgür insanların simgesidir. Kazancakis’in mezar taşında yazılı olanlar, doğrudan Aleksi Zorba’nın ağzından dökülmüş yazgı sözcüklerini andırıyor: “Hiçbir şey ummuyorum, hiçbir şeyden korkmuyorum, özgürüm.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.