Bu dünyada’ hiçbir şey göründüğü hatta yaşandığı gibi değil, her şey hatırlandığı gibi!’
Barış Bıçakçı, Aramızdaki En Kısa Mesafe
Bir çocuğun gözünden beş kişilik bir aileyi bakıyoruz.: Anne, Baba ve 3 erkek kardeş. Anlatıcı ortanca çocuk büyürken aile de büyüyor… Farklı dönemlerden geçiyorlar. Aralarında uzun bir mesafe var gibi ama aslında çok kısa ya da aralarında çok kısa bir mesafe varmış gibi aslında çok uzak. İnsanın aile üyeleriyle ne kadar yakın olduğunu o bağı biliriz; fakat her bir üyenin bir iç dünyası, yaşamı anlamlandırma ve yaşama biçimindeki mesafeyi de biliriz…
Yazar Barış Bıçakçı Boğaziçi Üniversitesi’nde Fizik okumuş, müzik ve edebiyat çalışmalarına yönelmiş sevilen bir yazar. İlk romanını 2000’de yazmış. (Şiir de yazmış zaten bu kitabında da şairane bir üslup göze çarpıyor.) Bıçakçı Adana doğumlu Ankara’da yaşamış. Zaten bu hikaye de Ankara’da yaşayan bir aileyi anlatıyor. Yumuşak bir dil, öyküleme tekniği, sağlam betimleme gücüyle ortak değerlere dokunuyor. Yer yer gülümsetiyor, duygulandırıyor fakat bir çırpıda okunuyor.
2003’te yayımlanan eser 24 bölüme ayrılmış…
Çocukların kırılgan ama dayanıklı sevgi dolu yapısı; ebeveynlerin kontrol kaygısıyla otoriter ama şefkati elden bırakmayan doğallığı ve dayanma gücü gerektiren gündelik yaşam mücadelesi; geniş aile; fikir ayrılığı yaşanan akrabalar; konu-komşular; diğer canlılarla hatta eşyalarla kurulan dostça bağlar; acımasızlık da yardımseverlik de gördüğümüz mahalledeki diğer çocuklar…
24 öykülük bir duygu yelpazesi gibi kitap: Tıpkı bizlerin yetişkin olduğumuzda ayrı ayrı hikayeler olarak anımsadığımız çocukluk ve yuva hatıraları gibi…Kimisini o kadar büyütmeye gerek yokmuş kimisi ne kadar da tehlikeliymiş kıl payı kurtulmuşuz gibi… Sonra ergenlik ve gençlik, aşk, vazgeçiş ve kaybediş. Hayata tıpkı aile içinde gördüğümüz gibi tüm gürültüye ve susuşlara rağmen katlanarak kabul ederek anlamaya çalışarak sürdürmek; belki meraktan belki umuttan hayata inadına devam etmek gibi…
Keyifli okumalar…
Arka Kapaktan:
Onlara baktım, kardeşlerime. Ellerine, yüzlerine. Yoktan yere bir uzaklık, bir engel aramızda. Birbirimize, birlikte yaşadığımız onca şeyi aşıp yaklaşamayacakmışız gibi; ama öyle de yakınız ki, kapı kapandığında
üçümüzün birden eli sıkışıyor.
Bir çocuğun gözünden aile: Aynı soyadının önünde toplanmış beş kişi.
Mehmet Bar