Bir Hukuk Öğrencisinden Üniversite Burs Başvuruları Üzerine Tavsiyeler/ Dilek Küçükerdem

Herkes hemfikirdir: üniversite adaylarının neredeyse hepsi için burs almak önemli ve çok konuşulan bir konu.

Burslarla ilgili detaylar üniversitelerin web sitelerinde ve YKS kılavuzlarında bulunmakla birlikte; bu süreci, aday olarak başlayıp bursiyer olarak tamamlayan üniversite öğrencilerinden dinlemek bir ayrıcalık diyebilirim. Dilek onlardan biri… Hiç de fena bir sıralaması yoktu sınav sonucu açıklandığında; fakat daha iyisi için mücadeleyi tercih döneminde de elden bırakmadı. Hedefi olan Hukuk bölümü için Türkiye’de tam burs imkanı sağlayan iyi üniversitelerden ikisinin zorlu başvuru ve mülakat süreçlerine dahil oldu. İkisinde de son aşamaya kadar geldi. Ve nihayetinde birine %100 burslu yerleşti. Şu anda 2. sınıf olan Dilek’i tebrik ediyor sağlıklı ve başarılarının devam ettiği bir üniversite hayatı diliyoruz.

Keyifli okumalar.

Merhaba herkese ben Dilek Küçükerdem.

Okuyacağım üniversitede o kadar kararlıydım ki liseye geçtiğimde; çok rahat bir şekilde herkese Ankara Üniversitesi ya da Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazanacağımı söylerdim. Hatta bu üniversiteler ve bu bölümü kazanamazsam mezuna kalacağımı, tercih yapmayacağımı söylediğim zamanlar bile oldu.

Bu açıklamalar size bu iki üniversiteden birinde okuduğumu düşündürmüş olabilir. Ama ben Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi, an itibarıyla bahar döneminin de bitmesiyle, 2. Sınıf öğrencisiyim.

Sizlerle aslında ÖSYM puanımla kazanamayacağım, hiç planlamadığım ama iyi ki kazanmışım bu üniversiteyi dediğim tercih ve mülakat sürecini paylaşmak istiyorum.

TED Bodrum Koleji’nde 2016 yılında ‘Tam Eğitim Burslu’ bir öğrenci olarak lise hayatıma başladım. Liseye geçene kadar; herhangi bir sporla ya da sanat dalıyla ilgilenmemiş, beden derslerinden kaçıp matematik çözmüş ve yabancı dili ‘anlıyorum ama konuşamıyorum’ seviyesinde bırakan bir öğrenci olarak hayatıma devam ettim.

  Liseye geçtiğim ilk andan itibaren bir şeylerin değişmesi gerektiği kanısındaydım bu nedenle önce okulun yüzme takımına girdim. Sonra da okulumun düzenlediği Ustayı Anma ve Saygı Konserlerinde korist ve solist olarak yer aldım. İngilizce seviyemi yükseltmek adına ek dersler aldım, etütlere kaldım, çok şey denedim. İlk İngilizce sınavımdan 33 alınca, aileme  gidip ‘ beni Anadolu lisesine yollayın, yapamıyorum. ‘ dediğim zamanlar oldu.

Zaman geçti ve ben çok çalıştım, çalıştıkça bir şeyleri başardığımı gördüm. Takım arkadaşlarım gibi birincilikler alamadım belki ama dereceler aldım alamasam da çabaladım. Solistlik yaptım. MUN’lere katılabilecek, makaleler yazabilecek hatta benim için çok büyük bir hedef olan ‘Türkçe altyazı açmadan yabancı dizi izleyebilme’ seviyesine kadar geldim. Bu süreçte aynı zamanda derslerimi de yüksek tutmam gerekti çünkü burslu bir öğrenciydim ama aynı zamanda sosyal yaşamım da hayatımda büyük bir yer alıyordu. Arkadaşlarımla dışarı çıkmayı, eğlenmeyi, kamp yapmayı, konserlere gitmeyi es geçmedim. Bir sürü sertifika programına katıldım. Hatta hangi etkinlik, sınav, program sertifika veriyorsa ben oradaydım. Çok şey öğrendim, gerekli gereksiz ama bu öğrendiklerim bu süreçte başarılı olmamda yanımda oldu.

Sınav zamanı geldiğinde tek korkum heyecanımdan strese yenik düşmekti ama korktuğum şey başıma gelmedi. Tam tersine sınav yılı pandemi dönemine denk gelmiş biri olarak daha çok çalışma ve sakin kalabilme yeteneğini kazandım. Bu sırada Türkiye’deki çeşitli üniversitelerin burs programlarına başvurularda bulundum.

Bu burs programlarında başvurularda öncelikle benim ve ailemin kişisel bilgileri için internetten kolayca ulaşılabilecek belgeler isteniyor. Sabıka kaydı ya da tapu bilgileri gibi.  Ardından yıllar boyu topladığım sertifika ve belgeleri belirtilen yerlere ekliyorum. Buraya kadar olan kısım nispeten kolay.

Diğer aşamada ise öğretmenlerden tavsiye mektubu almak gerekli. 2 ayrı üniversiteye başvurduğumdan dört öğretmenimden mektup aldım. İnanın sizi en iyi tanıyan öğretmeniniz bile olsun bu mektubu yazmak o kadar da kolay olmuyor. Çünkü bu aşamada teyit için öğretmenlere telefon açılıyor ve yazılan her kelime çok önemli rol oynuyor. Mesela mülakatlarda soru olarak karşınıza çıkabiliyor.  

Son aşama ise niyet mektubu kısmı. Bu mektuplardan birini Mehmet hoca ile yazmamızın 1 haftamızı almasından bahsetmiyorum bile. Çünkü tüm detayların düşünülmesi ancak gereksiz bilgi verilmemesi gerekli. Her kelimenin özenle seçilmesi gerekliydi ve yazım süreci beni en zorlayan süreçlerden biriydi. 

Bu belgeleri sisteme yükledikten sonra sınav sonuçlarını beklemek gerekli.

Sınav sonuçları açıklandıktan sonra sonuç belgenizi sisteme yüklüyorsunuz. Kimi okullar ilk 10.000’de olma şartı ararken kimi okullar ilk  20.000 de olmayı yeterli görür. Benim üniversitem için ilk 10.000 de olma şartı vardı. Ben de ilk 7000 deydim.

Sonuçlardan 2-3 gün sonra, tercih döneminin bitmesine 1 hafta kala ön mülakat kabul mailini aldım. Bu süreçte biz aday öğrencilere yardımcı olmak adına, üçüncü dördüncü sınıf fakülte öğrencileri mentor olarak atandı.  Mentorlar, bize bu süreci anlatan toplantılar düzenledi. Naçizane tavsiyem bu süreçte bolca soru sormanız. Mesela ben mentoruma onun mülakatında  ona değişik/garip gelen soruları sormuştum. Aklında kalan ve bana söylediği  bir soru ise benim de mülakat sorumdu.

Mülakat sürecinde olabildiğince sakin kalın demeyi çok isterim ki umarım sakin kalırsınız ancak deneme sınavında bile heyecanlanabilen biri olarak mülakata girerken ne kadar heyecanlandığımı size anlatamam. Ama beni rahatlatan yegâne şey özgüvenimdi. Çünkü yaptıklarımı, yeterliliklerimi, yeteneklerimi ve başarılarımı biliyordum ve bunları kullanmayı öğrenmiştim. Mülakatımı yapan hocayla bir yerden sonra kitap/film önerisi alabilecek kadar sohbet kurabildim. Diğer arkadaşlarım ise çok gerildiklerini, konuşamadıklarını söylediler. Burada aslında olumlu bir cevap alabileceğimi fark etmiştim. Çünkü özellikle benim bölümüm için belki ‘ağzı laf yapan’ doğru tabir olmaz ama ‘konuşmayı bilen insan’ aranıyor.

Güzel bir mülakat sürecinden sonra bir okuldan red, Özyeğin’den ise kabul aldım. Böylelikle ilk 1000 den tam burslu öğrenci alan bir okula yedi bin küsürüncü bir öğrenci olarak girme fırsatı yakaladım. İlk bir ay kendimle dalga geçtim dediğimle yaptığım uymadığı için. Ama sonradan aslında ne kadar güzel bir tercih olduğunu anladım. 

Özyeğin’in bana sağladığı ama belki de devlet üniversitesine gitseydim elde edemeyeceğim şeyler ise: Okulumda 4 kişilik yurtlarda ücretsiz konaklayabiliyorum aynı zamanda hem destek hem de ulaşım bursu alabiliyorum. Ve sizi temin ederim ki bu burslar bir üniversite öğrencisine fazlasıyla yeten hatta artabilen miktarlarda. Bir üniversite öğrencisi olarak ekonomik bağımsızlığınızı elde etmek ve kimseye yük olmamak sanırım beni  çok mutlu eden şeyler arasında.

Pandemi döneminde sınavı atlatmış bir öğrenci olarak sizlere şunu söyleyebilirim ki; bazen her şey planladığınız gibi gitmez, istediğiniz şeyler sizinle olmaz, istemediğiniz her şey burnunuzun dibinde biter ancak yeteri kadar çalıştıysanız hayat size farklı yollar gösterir.

Ben hayatın bana gösterdiği bu yoldan çok mutluyum. Umarım sizler de mutlu olursunuz.

Mülakatlar, niyet mektupları ya da burs programı ile ilgili herhangi bir sorunuz varsa bana her zaman ulaşabilirsiniz.

Dilek Küçükerdem

Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi 2. Sınıf öğrencisi

Mail: sdkucukerdem@gmail.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.