Röportaj: Haluk Memili ile Matematik Üzerine

Matematik üzerine dersler veriyor Haluk Memili; daha önce özel kurumlarda çalışmış, özel dersler vermiş sonra Nesin Matematik Köyü’nde ders yapmaya başlamış. Aynı zamanda youtube’da matematik temalı takipçisi yüksek bir bir kanalın içerik üreticisi kendisi. Bakınız: Pisagor Okulu.
Kendisiyle gerçekleştirdiğimiz e-röportajı sizlerle paylaşıyoruz. Keyifli okumalar.

Merhaba Hocam,
öğrenci ve velilerin -ve de matematik meraklılarının yollarına ışık tutmak adına bu uzaktan
sohbet işini kabul ettiğiniz için minnettarız. Hem sizi hem matematiğinizi tanımış olacağız..
neler söylemek istersiniz, buyurun:

-Merhaba Hocam, öncelikle davetiniz için ben teşekkür ederim ve bu tarz çalışmalarınızdan
ötürü kutlarım.
Estağfurullah ışık tutmak haddime değil ama umarım bu yolda ilerlemeye çalışan biri olarak
deneyimlerim fikir verir.

Haluk Memili kim, nasıl biri ve neden Pisagor Okulu?

-Haluk Memili kısaca matematik öğrenmeyi heves edinmiş, bu yolda ilerlemeye çalışan ve de
öğrendikçe paylaşmaktan keyif duyan bir insan. ‘Pisagor Okulu’ isim olarak elbette Pisagor’a
olan hayranlıkla da alakalı, ayrıca bir youtube kanalı açma fikri ise hem matematik hakkında
youtube içeriklerinde gördüğüm eksiklik hem de kendi çalışmalarıma bir motivasyon olması
sebebiyle başladığım bir süreç.

Şirince’de bulunan Nesin Matematik Köyü’nde dersler veriyorsunuz, nasıl gelişti bu süreç ve nasıl ilerliyor?

-Tabii öncesinde kendi etüt merkezim varken Matematik Köyü ile tanıştım. O sıralar aslında
pek bir şey bilmediğimi görünce biraz daha kendimi geliştirmem gerektiğine karar verdim.
Ve sonrasında bu fikir gittikçe derinleşti, önce etüt merkezini kapatıp Köy’e gidip gelmeye
devam ettim. Arada özel dersler vererek geçiniyordum.
Ardından youtube kanalı ilgi görmeye başlayınca daha fazla öğrenmem gerektiğini anlayıp,
Köy’ün de kabulu üzerine oraya yerleştim. Hem ders veriyor hem de çalışmaya gayret
gösteriyordum.
Salgınla birlikte oradaki dersler kesintiye uğradı ve bu süreçte hem yük olmak istemedim
hem de dışarıdan daha faydalı olabileceğimi düşünerek Köy’den ayrıldım. Artık sadece
youtube içeriklerine ağırlık vermeye çalışıyorum.

Matematiğin felsefesine biraz değinelim mi: Matematik nedir?

-Matematik felsefesine değinme işini, ancak onunla yoğrulmuş ve sonrasında kendini yaptığı
işin felsefesine kaptırmış olanlara bırakmayı tercih ederim. Matematikle uğraşmadan önce
onun felsefesine odaklanmaya çalışmak aslında biraz kaçmaya çalışmak olur gibi
düşünüyorum.

Ben yine de şöyle sormak istiyorum: Sizce matematik bilgisi doğuştan mıdır, sonradan mı kazanılır?

haluk hocanın olası tepkisi:

-Matematik bilgisi doğuştan gelir cümlesi çok risklidir. Ancak küçük yaşlardan yatkınlık veya
heves oluşabilir.Ve insan ömrünün hangi döneminde olursa olsun yeni bir ilgi alanı edinip onda ilerlemeye
çalışabilir.

Matematik-zeka ilişkisi diye bir şey var mı? Matematik öğrenmek için belli bir zeka
seviyesi mi gerekir?

– Tabii ki aslında ilerleme sürecine kolaylık kazandıran etken zekadır bana göre.
Hatta zekanın bilenmesi, bir odağa yönelik keskinleştirilmesi ile alakaladır ilerleme. Burada
insanların gözünü korkutan, kaçmasına bahane olan önemli bir kavramdır “zeka”.

Bir şeyi seversin, yapmak istersin gerçekten ve işe koyulursun. Kimin ne kadar zamanda
yaptığına, ne kadar ilerlediğine bakarak korkulara kapılmak, diğerlerine odaklanıp kendini
onlarla kıyaslamak, kendine kıyasladığın ölçülerde etiketler yapıştırmak, insanı yolundan,
uğraşlarından alıkoyar. İşte burada kullandığımız en önemli 2 etiket aslında “zeka” ve
“imkan” sanırım. “imkanım var/yok, o zeki ben değilim.” gibi cümleler bir yoldan sapmak ve
hatta pes etmek için ihtiyacımız olan en temel cümlelerdir.

Haluk Hocam, Matematiğin nasıl öğrenileceğiyle ilgili matematiksel bir formül ya da metod var mı, mesela günde kaç saat çalışmalı?

-Bu süreçte herkesin kendi “sebebi” ve kendi “yöntemi” olmalı bana göre. Ve hatta insanlar
bu yöntemi bulmak için o kadar zaman harcıyorlar ki daha doğrusu bu yöntemi bulmak için başkalarına o kadar çok odaklanıyorlar ki, asıl ihtiyaçları olan “kendine dönme”, “kendini
tanıma” süreci ya erteleniyor ya da hiç uğramadan es geçiliyor.
Bu yüzden bana göre herhangi bir konuda başarılı olabilmek için en temel yöntem kişinin
kendine odaklanması ve bu doğrultuda kendine uyan formülü bulmaya çalışmasıdır.
Bu sayede ihtiyacımız olan çalışma sürecini hayatımıza verimli bir şekilde dahil edebiliriz ve
sonrasında gerisi kendiliğinden gelir.
Kısaca tek formül çalışmaktır aslında.

Üniversite sınavında karşılaşılan matematik için ne dersiniz? Konular ve soru tarzı ya da sayısı…?

-Üniversite sınavında karşılaşılan matematikten ziyade, bunun sunuluş şekli aslında
öğrencileri zorluyor. Ne yazık ki öğrenciler matematikten bi haber, anlamanın keyfinden uzak
bir süreç yaşıyorlar. Sonunda ise düşünme pratiğini deneyimlememiş bir nesil gerçek hayatla
karşılaşmak durumunda kalıyor. Bu herkes için zor. Bu insanların kendileri için zor, onlardan
hizmet alacaklar için zor, üretimlerini kullanmak durumunda kalacaklar için zor.
Domino taşı gibi. Günlük hayatın her yerinde bunun sonuçları ile karşılaşırız ve aslında içinde
bulunduğumuz durumun sebebi de eğitime değer verilmemiş olmasıdır en çok.

Öğrencilerin matematikle imtihanı konusunda neler söylersiniz: Matematik kaygısı
nedir, nasıl yönetilir?

-Zor bir süreç karşısında kaygılanmak gayet normaldir. İnsan bilmediği karşısında zorlanır ve
ondan korkar en çok. Matematik elbette zordur hatta güzelliğinin sebeplerinden biri de
budur belki de.
Ancak asıl sorun bu zorluğu birlikte nasıl aşarız konusunda öğrencilere bir güven
verilmemesidir. Her daim bir telaş ve belirsizlik ile karşı karşıya kalan öğrenciler öncelikle
öğrenme ortamında, öğrencilik sürecinde kendilerini güvende hissetmeye ihtiyaç duyar. Bu
aslında hepimiz için böyledir. Gelecek kaygısı, aile içi sorunlar, işini sevmeyen insanlarla dolu
eğitim hizmetleri, öğrenciler için pek de verimli bir öğrenme ortamı sağlamaz aslında. Böyle
bir durumda her zorluk, aşılması çok güç engeller olarak görünür insana.

Pandeminin matematik öğrenmeye olumlu-olumsuz ne gibi etkileri oldu? Matematik
eğitimi uzaktan mümkün oldu mu, gelecekte neler değişecek sizce bu konuda?

-Pandemi sürecinin tabi ki avantajları ve dezavantajları oldu. Bilgiye erişimin ne kadar kolay
olduğunu/olacağını gördük. Kişinin kendini bilmesi, öz disipline sahip olması gibi etkenler aslında
belirleyici oluyor bu süreçte. Aksi halde arayış içinde olan (ki bana göre 30’lu yaşlarına kadar bu
çok normal) öğrenciler için bu durum iyice kafa karışıklığına ve ümitsizliğe yol açmış olabilir.
Burada da aslında öğretmenlere çok büyük görev düşüyor. Öğrencinin ders telaşından ziyade
kendine güven ve kendini tanıması konusunda yol gösterici olabilmeleri hayat kurtaracak…

21.yüzyılda Matematikçi olunur mu, bir kariyer hedefi olarak matematikçiliği tavsiye
ediyor musunuz?

-Artık matematiğin ne büyük ihtiyaç ve ne kadar önemli olduğu gittikçe belirginleşiyor ve insan sevdiği bir konu üzerinde her daim ilerleyebilir ve ilerlemelidir. Hevesi olan birine kesinlikle matematiği tavsiye ederim. Aksi halde, sırf kariyer için ilgi ve sevgi olmadan herhangi bir mesleği tavsiye etmek pek sağlıklı olmaz diye düşünüyorum.

Peki, teşekkür ediyoruz ufuk açıcı yanıtlarınız için. Matematik üzerine kitap, film tavsiye ederseniz çok seviniriz.

– Teşekkür ederim, tek bir kitap öneririm. “Fermat’ın Son Teoremi”- Simon Singh.
Bundan sonra zaten kişi araştırdıkça kendi ilgisini çekecek olanlara ulaşacaktır.

Konuk Hakkında:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.